Çocuk ve ergenlerde duygudurum bozuklukları başlıca depresif ve bipolar (iki uçlu veya manik-depresif) mizaç bozukluklarını içerir.
Depresif bozukluklar belirtilerin süre ve şiddetine göre farklı isimler almakla birlikte (örneğin majör depresyon veya distimik bozukluk) benzer duygusal ve davranışsal belirtiler gösterirler. Çocukluk çağı depresyonu çocuğun ve ailenin hayatını çok yönlü olarak etkileyen ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. Çocukların da erişkinler gibi depresyona girebileceği unutulmamalıdır. Bununla birlikte çocukluk çağı depresyonunun nedenleri, belirtileri ve sıklığı erişkin depresyonundan farklılık gösterebilmektedir.
Depresyon kelime anlamı olarak çökkünlük demektir. Depresyon toplumda en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan birisidir ve yaşamı boyunca her beş kişiden birinin depresyon geçirdiği bilinmektedir. Çocuklarda bazen (örneğin sıkıntılı durumlara tepki olarak) gerçek bir depresyon olmadan geçici depresyon belirtileri gözlenebilir. Bununla birlikte bu belirtiler uzun süre (örneğin haftalarca) belirgin bir şiddette devam ederse depresyon gelişmiş olabilir. Çocuklardaki depresyon belirtileri sıklıkla aile ve çevre tarafından huysuzluk, şımarıklık, yaramazlık, tembellik ve aksilik gibi algılanabilmektedir. Bu durum çocuğu tedaviden mahrum bıraktığı gibi olumsuz bir takım tutum ve davranışlara maruz kalmasına yol açabilmektedir. Çocuklardaki depresyon belirtileri erişkinlerden farklı olabildiği için uzman kişilerce değerlendirilmediği sürece çocukluk depresyonu tanınmayabilir. Çocukluk çağı depresyonunda erken tanı ve tedavi önemli olduğu için ailelerin ve eğitimcilerin çocuklarda görülebilen depresyon belirtileri hakkında bilgi sahibi olması gerekir.
Depresyon belirtileri gösteren bir çocuk mutlaka bir çocuk psikiyatristi tarafından değerlendirilmelidir.
Çocukluk çağı depresyonunun tedavisinde depresyonun şiddetine göre ilaç kullanılması gerekebilir. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların olumlu etkileri birkaç hafta sonra görülmeye başlanır. Bununla birlikte ilaçla ilişkili bir takım geçici yan etkiler (örneğin uyku iştah sorunları, baş ağrısı, karın ağrısı, sinirlilik) tedavi başlangıcında görülebilir. Yan etkiler ilacın zararlı olduğu anlamına gelmez. Bu yan etkiler sağlık açısından kalıcı bir risk oluşturmazlar ve çoğunlukla tedaviye devam edildiğinde kaybolurlar. Psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlarla ilgili toplumda bir takım yanlış inanışlar (örneğin ilaçların bağımlılık yaptığı, kansere veya kısırlığa yol açtığı gibi) görülebilmektedir. Doktor kontrolünde kullanıldığı takdirde psikiyatrik ilaçların tıbbın diğer alanlarında kullanılan ilaçlardan bir farkı bulunmamaktadır. Ancak psikiyatrik ilaçların tedavi edici etkileri için zaman gerekebilmektedir ve iyileşme olduğu durumlarda da ilacı belirli bir süre kullanmaya devam etmek gerekebilir. Çocuk için her hangi bir ilaç reçete edildiğinde aileler tedaviyle ilgili gerekli bilgileri (örneğin ilacın hangi sebeple verildiği, ilacın dozu ve kullanım süresi, olası yan etkilerin neler olabileceği, beklenmeyen bir etki varlığında ne yapılacağı) doktordan öğrenmelidir.
Çocukluk çağı depresyonunda ilaç tedavisi dışında yapılması gerekenler ailenin tedaviye dahil edilmesi, anne babadaki psikiyatrik sorunların tedavi edilmesi, aile içindeki sıkıntıların çözülmeye çalışılması ve çocuğa karşı daha yakın bir ilgi, anlayış ve şefkat gösterilmesidir. Depresyon ergenlerdeki intihar düşüncesi veya girişimlerinin sık nedenlerinden birisidir ve bu tür durumlarda gerektiğinde intihar riski geçinceye kadar hastane yatışı yapılması gerekebilir. Ergenlerde bir takım terapi yöntemleri de depresyonun tedavisinde ve önlenmesinde etkili olabilmektedir.
Bipolar bozukluk (diğer adıyla manik-depresif ya da iki uçlu mizaç bozukluğu) kişinin ruh hali, duygu ve davranışlarının iki aşırı uç arasında belirgin iniş çıkışlar gelgitler gösterdiği bir psikiyatrik bozukluktur. İki aşırı uçtan birisi depresyon (çökkünlük) diğeri mani (taşkınlık) tablosudur. Normal kişilerin ruh hali bu iki aşırı ucun orta noktalarında yer alır ve günlük yaşamdaki olay ve durumlar karşısında iki uçtan birine doğru kısa süreli hafif eğilimler gösterebilir. Bipolar bozukluğu (BB) olan bireyler bazı dönemlerde (günler veya aylar olabilir) depresyon tablosunda, bazı dönemlerde mani tablosunda, bazı dönemlerdeyse her iki tablonun belirtilerini aynı anda gösterebilirler. Bu kişilerin kötüleşme dönemleri dışında normal halde oldukları dönemler de olabilir.
BB toplumda yüzde bir sıklıkta görülen ve kişinin yaşamını çok yönlü etkileyen kronik bir psikiyatrik bozukluktur. BB olan çocuk ve ergenler hem aile ve okul hayatında hem de sosyal hayatta belirgin sorunlar yaşarlar. BB klinik özellikleri ve tedavisi erişkinlerde daha açık ve net olarak tanımlanmış olsa da, çocuk ve ergenlerle ilgili araştırmalar halen devam etmektedir. BB çocuk ve ergenlerde görüldüğü ile ilgili bir kuşku olmasa da çocuk ve ergenlerdeki sıklığının, belirtilerinin ve tedavisinin erişkinlerden farklı olabileceği düşünülmektedir.
BB depresyon dönemindeki belirtiler yukarıda tanımlanmıştır.
BB olan çocuk ve ergenlerin bir kısmında bu belirtiler açıkça fark edilir olup dönemsellik gösterirken diğer bazılarında belirtiler daha az sayıda ve süreklilik gösterebilir. Bu tür belirtileri olan çocuk veya ergenler mutlaka bir uzman tarafında değerlendirilmeli ve takip edilmelidir. Aileler ve eğitimciler çocuklardaki bu davranış değişikliklerini anlamakta zorlanırlar ve sıklıkla farklı nedenlere bağlayabilirler. BB olan çocukların ruh hali ve davranışları gün için de bile değişkenlik gösterebilmektedir. BB bozuklukta genetik geçiş önemlidir ve eğer aile üyelerinden veya yakın akrabalardan birisinde tanı konulmuş BB ya da bu belirtileri gösteren birisi varsa, mani belirtileri gösteren bir çocukta BB olma ihtimali oldukça yüksektir. BB olan çocuk ve ergenlerde diğer bir takım psikiyatrik bozuklukların (örneğin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozuklukları gibi) görülme sıklığı da artmaktadır.
Bipolar bozukluğun tedavisi çok yönlü bir tedavidir.
İlaç tedavisinin yanı sıra aile ve çocuğun hastalık hakkında bilgilendirilmesi kötüleşme dönemlerinin fark edilmesi ve tedavi uyumu için önemlidir. Manik tablodaki bir hasta kendini aşırı mutlu ve enerjik hissettiğinden ve kendisinin büyük birisi olduğuna inandığından sıklıkla bir hastalığı olduğunu kabul etmeyebilir ve tedaviyi reddedebilir. Saldırgan ve riskli davranışların sıklıkla eşlik ettiği bu kötüleşme dönemlerinde hastane yatışı gerekebilir. Kötüleşme dönemlerinde öncelikli tedavi ilaç tedavisidir. BB depresyon dönemlerinde gerektiğinde depresyon ilaçları kullanılabilmekle birlikte asıl hedef bu kaymaların önlenmesi ve kişinin normal sınırlarda tutulabilmesidir. Manik dönemde kullanılan antipsikotik ilaçlar (örneğin risperidon, olanzapin, ketiapin) taşkınlığın kontrol altına alınmasında etkilidir. Diğer bir grup ilaç duygudurum dengeleyicilerdir (örneğin lityum, valproat, karbamazepine). Bu ilaçlar ruh halinin normal sınırlarda kalmasına ve aşırı uçlara kaymaların en aza indirilmesinde yardımcı olurlar. Kötüleşme dönemlerinin en az olması için ilaç tedavisinin ve doktor kontrollerinin düzenli bir şekilde sürdürülmesi önemlidir. Bununla birlikte BB olan çocuk veya ergenler tedavi altında oldukları dönemler de bile bir takım stresli olayları takiben veya beklenmedik bir şekilde depresyon veya maniye kayabilirler. Çocuk ve aileye yönelik destekleyici ve eğitici terapiler bu tür kaymaların erkenden fark edilip önlenmesinde ve tedavisinde etkili bulunmuştur.
Çocuk psikiyatrisi ülkemizde gelişmekte olan bir alandır ve 18 yaş altı nüfusun yoğunluğuna rağmen mevcut çocuk psikiyatrisi sayısı çok azdır.
Bu durum bir çok çocuğun ihtiyaç duyduğu halde psikiyatrik yardım ve tedavi almasını zorlaştırmaktadır. Diğer taraftan toplumda çocukluk çağı psikiyatrik sorunlarıyla ilgili sık karşılaşılan bir takım eksik ve yanlış bilgi ya da tutumlar ailelerin psikiyatrik yardıma ihtiyaç duyan çocuklarını ihmal etmelerine yol açabilmektedir. Çocuk ve ergenler bir çocuk psikiyatrisine gitmek konusunda sıklıkla gönülsüz davranabilirler. Halk arasında psikiyatrik hastalıklarla ilgili yanlış inanış, düşünce ya da önyargılar çocukların arkadaşları ve çevreleri tarafından “deli, aptal, geri zekalı” gibi olumsuz sıfatlarla damgalanmasına yol açabilir ya da çocuklar böyle bir korku yaşayabilir. Aileler ve eğitimciler bu konuda dikkatli olmalıdır. Bu tür durumlarda çocuk veya ergen psikiyatriste gelmenin nedenleri ve anlamı konusunda doğru ve yeterli bir şekilde bilgilendirilmeli güven ve işbirliği sağlanmalıdır. Ruhsal ve sosyal açıdan daha sağlıklı bir gençlik için önce aile ve eğitimciler doğru ve yeterli bilgi sahibi olmalı sonra çocuklara yardımcı olabilmenin yollarını araştırmalıdır.